Blog işine bulaşınca önce kendim için yazmaya başladım... Yazarken acayip keyif alıyorum... Bir çeşit rahatlama diyelim... Hayal gücümü, deneyimlerimi, benle ilgili ne varsa hepsini, biraz da esprili bir dille kayıt altına almak hoşuma gidiyor...
Ama bir süredir fark ettim ki, yazılarım başkaları tarafından da okunsa hiç fena olmayacak... Ev halkı, eş, dost... bir kısmı yazılarımı takip ediyor... zaman içinde beni tanımayanların da yazılarımı fark edip, ilgilenmelerini umuyorum... Aslında bunun için bazı yolların olduğu aşikar... Teknik açıdan bazı yardımcı sitelere üye olmaktan ya da popüler sitelere yorum yazarak farkına varılmaktan bahsetmiyorum... Onlar daha sonraki ve göreceli olarak zahmetli aşamalar...
Blog dünyasının en popüler kişisel sitelerine baktığınızda, ortak birşeyler keşfetmek pek de zor olmuyor... İlişkilerini ve günlük hayatlarının balladıra ballandıra yazan lolitalar, Sex and the City özentisi daha büyük hatunlar ve birbiriyle çapkınlıkta yarışan çeşit çeşit zamparalar... Yani soft ya da hard rengarenk sex günceleri... Bu minvalde birşeyler yazıyorsanız, keşfedilip, tıklanma sayınızı artırmanız an meselesi... Bazılarına ben de göz atıyorum, ama genelde gerçek isimlerini vermeden, klavyeyi durmaksızın tuşlayan bu blogcuların, yaşadıklarından çok, yaşamak istedikleri hakkında yazdıklarını düşünüyorum......
Peki bu tarz siteler neden ilgi çekiyor... İnsanlar diğerlerinin mahrem dünyalarına tanıklık etmeye neden bu kadar hevesli... Neden sex... Neden dünya yuvarlak... Neden Halis Toprak kendinden yüz yaş küçük biriyle evlendi ya da Neden Ali Kırca'nın sex videosunda Sezen Aksu şarkısı çalıyor...
Bu durumda, yazan da okuyan da sanal bir dünyada aynı anı ya da fantazi aracılığıyla bir bağ kuruyor...Ya röntgencilik ya da teşhircilik söz konusu işin gerçeği...
Peki, yatak odası fantazilerini bir sitede anlatmakla, günlük hayattan kareleri yazmak arasında bir fark var mı... Özelini paylaşmaksa, her ikisi de aynı kapıya çıkmıyor mu... O halde popülerlik yazardan çok, farklı içeriği seçip okuyanlarla mı ilgili aslında... Hadi bakalım... Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık ya da iki ucu poklu değnek...
Bundan sonraki yazımda kırmızı noktalı bir anımı anlatırsam şaşırmayın.........
Çok beklersiniz, In your dreams, ya da kalabalıkda bile arkadaşlarınıza sessizce yapabildiğiniz, tuhaf bir surat ifadesiyle, parmak maharati gerektiren o ayıp ama komik el hareketi...
Hot bir anekdot yerine size ilginç, bazılarınıza ise iğrenç gelebilecek bir haberle yazıyı noktalıyalım istiyorum... Brezilya'da su tasarrufu için yeni bir kampanya başlatılmış... Sloganı, ''Çişinizi duşta yapın, Atlantik yağmur ormanlarını koruyun''... Böylece sifonu günde bir kez bile az kullanarak, yılda hatırı sayılır oranda tasarruf yapılması amaçlanıyor... Ne yaratıcı fikir di mi... Demek ki biz de yıllarca ormanlarımızın ayakta kalmasına bilmeden yardımcı olmuşuz... İğreeeenç.... Şaka, şaka..... Önce hijyen...
1 yorum:
Bana da bir arkadaşım işini gücünü bırakıp, "Hilal, seks yazmazsan okunmazsın" demişti. Çok sinirlenmiştim. Böyle diyenlerin aslında seksten bihaber olduklarını içten içe keşfettim sonra. Birileri yazacak ki, onlar da seks yaşadıklarını, yaptıklarını zannedecekler. Yani, bu yeteneksizler için birilerinin seks yazması gerekiyor. Ama nerdeeee bizde iyi seks yazan. Var mı? Bu konuda hafiften alıştırma yapmaya başlasam mı acaba diyorum..... : ))))
Yorum Gönder