25 Temmuz 2010 Pazar

Ghost Writer...

Roman Polanski'nin "Ghost Writer"ı, uzun zamandır izlediğim en iyi filmlerden biri...

Polanski filmlerini genelde pek sevmesem de, ilgisiz kalmanın mümkün olmadığını biliyorum... "Chinatown" ve "Rosemary's baby" en sevdiklerim... Şimdi bu listeye "Ghost Writer" da eklendi...

Politik, gerilim türündeki film, eski bir siyasetçinin anılarını yazmak üzere tutulan bir yazarın başından geçenleri anlatıyor... Bir önceki yazarın esrarengiz ölümü üzerine işe alınan yeni hayalet yazar, bir ayda tamamlaması gereken görevi için ünlü siyasetçi ile çalışmaya başlar... Bu sırada eski siyasetçi için ortaya çıkarılan savaş suçlusu iddiaları, süreci tamamen etkiler... Yazar bir anda kendini görünenin dışında, başbaşka bir hikaye içinde bulur...


Sağlam senaryosu, iyi oyunculukları ve süpriz sayılabilecek sonuyla film, klasik anlatımı ve yavaş ancak asla sıkmayan temposuyla, başından sonuna kadar ilgiyi yüksek tutmayı başarıyor...

Ewan McGregor ve Pierce Brosnan'ın önderliğindeki castın da etkisiyle "Ghost Writer", türün hayranları kadar, genel sinema seyircisi için de kaçırılmaması gereken bir film...






22 Temmuz 2010 Perşembe

The Sorcerer's Apprentice...

"The Sorcerer's Apprentice", National Treasure ile iyi bir ekip olduklarını kanıtlayan yönetmen Jon Turteltaub ile Nicholas Cage'in birlikte çektikleri yeni film...

Filmin, National Treasure kadar eğlenceli olduğunu söylemek isterdim, ama mümkün değil... Bir kere, kesinlikle Cage filmi beklentisi içinde olanlar, hayal kırıklığına uğrar...


The Sorcerer's Apprentice, aile filmi ile gençlik türü arasında kalan, bu nedenle hikayesi heyecanlı olmayı başaramayan, süprizsiz, sıradan bir macera filmi...

Film, büyücü Baltazar'ın dünyayı kötülükten koruyacak seçilmiş kişiyi ,uzun yıllar boyu araması ve günümüzde bulması ile başlıyor... Hikaye bundan sonra, Baltazar ve en güçlü büyücü olmaya aday Dave'in, dünyayı yok etmeye çalışan kötü büyücülerle mücadelesini anlatıyor...

Klasik macera filmi formülünü iyi kullanamayan yönetmen, mizah yönü zayıf, durağan giden ve büyücülerin olması gereken etkileyeci dünyasını fazla göstermeyen kurgusuyla, bu kez başarılı olamıyor...





Rock klasikleri 39...

Uriah Heep / Demonds and Wizards (1972)


The wizard
Traveller in time
Easy livin'
Poet's justice
Circle of hands
Rainbow demon
All my life
Paradise
The spell






Uriah Heep:

David Byron vokal
Ken Hensley gitar, keyboard
Mick Box gitar
Gary Thain bas
Lee Kersklake davul




16 Temmuz 2010 Cuma

Predators...

"Predators", uzaylı savaşçıların yeni macerası...

Robert Rodrigues'in yapımcısı olduğu, Nimrod Antal'ın yönettiği film, Aliens ile birlikte çekilen iki sıradan filmin seriye verdiği hasarı, ilk film kadar iyi olmasa da, gidermeyi başarıyor...


Bir grup seçkin insanın, av olarak bırakıldıkları bir mekanda uzaylı yaratıklara karşı hayatta kalma mücadelesini anlatan "Predators", pek fazla yeni unsur taşımasa da, sırları ve süprizleriyle ortalama bir bilim kurgu- gerilim filmi...

Adrien Brody'in liderliğini yaptığı castta, Laurance Fishburne de küçük bir rolde yer alıyor...



14 Temmuz 2010 Çarşamba

The Last Airbender...

M. Night Shyamalan, ilk ve tek iyi filmiyle kazandığı ünü, art arda çektiği başarısız filmlerle harcamayı sürdürüyor...

"The Last Airbander", dört elementin efendisi olan Avatarların sonuncusunun hikayesini aktarıyor...

Uzun yıllar önce Avatar eğitimini yarıda bırakıp, ortadan kaybolan Aang'ın yeryüzüne çıkmasıyla başlayan hikaye, küçük çocuğun son Avatar olmanın verdiği sorumluluğun bilinciyle eğitimine kaldığı yerden devam etmesini ve
hava, su, toprak ve ateş toplumları arasında denge kurmasını anlatıyor...


Shyamalan'ın genelde olduğu gibi yine özensiz bir senaryo ile çekmeye çalıştığı film, bu yıl gördüğüm belki de en kötü seyirlik... Oyunculuktan, efektlere bir bütün olarak ucuz ve acemi görünen film, hikaye anlatımıyla da tatmin edemiyor...



13 Temmuz 2010 Salı

Toy Story 3...

Eski dostları görmek güzel...

Türünün en iyilerinden olan "Toy Story", serinin üçüncü bölümüyle yine kalpleri ısıtıyor...

İlk yarısı ilk iki filmi aratır gibi olsa da, daha sonra fazlasıyla toparlanmayı başaran hikaye, Woddy, Buzz ve çetenin yeni macerasını yine sıcak bir anlatımla seyirciye taşıyor...


Andy bu kez genç bir delikanlıdır... Üniversiteye gitmek için hazırlık yapmaktadır... Woody'i yanına almak üzere ayıran Andy, onun için çok kıymetli olan diğer oyuncuklarını da tavanarasına kaldırmak üzere bir torbaya koyar... Ancak torba çöp torbası olunca, bizim çetenin bir kreşte başlayıp, çöplükte devam eden renkli hikayesi başlar...

Önce, sahibihe kızgın otoriter bir ayıcığın yönettiği kreşten kaçmak için mücadele eden çete, daha sonra hayatta kalabilmek için çöp makineleriyle uğraşır... Ancak, dostluğun gücü bu filmde de çeteyi bir arada tutan en güçlü unsurdur...

Yeni karakterlerle tanıştığımız filmin yıldızı hiç kuşkusuz Buzz... Buzz'ın İspanyol moduna geçtiği bölümler, filmin en keyifli anları...

Hikaye olarak ise, üçüncü bölüm serinin en duygusal olanı... Çocuklardan çok yetişkinlere hitap ediyor, filmin sonlanış biçimi... Kızım ile gittiğim bu "çocuk filminde", geçmişte arkada bırakılan onca güzel şey akla gelince, gözlerinizin dolmasına engel olamıyorsunuz...

Film bitti diye hemen kalkmayın... Buzz ile Jessy'nin dansını kaçırabilirsiniz...

Yazın en iyi filmlerinden...



11 Temmuz 2010 Pazar

Eclipse...

Pazar günü can sıkıntısından izlemeye karar verdiğim, ancak izleyince canımın daha da sıkıldığı serinin üçüncü filmi, "Eclipse"...

Diğer ikisinde olduğu gibi, hiçbir beklentiye girmeden ekran başına oturduğum ve kısa süre sonra bitmesini beklediğim bu gençlik furyası film, korku türünün en temel iki unsurunu bir arada bulundurmasına rağmen, nasıl oluyor da bu kadar duragan ve sıkıcı olabiliyor, anlamak mümkün değil...

Senaryo yine kötü... Oyunculuklar deseniz, öyle...

Bir şekilde oyunculara karşı hayranlık duymuyorsanız, böyle bir filme tahammül edebilmeniz olanaksız...

Bella'nın vampiri mi yoksa kurt adamı mı seçeneğini merak etmiyorsanız, filmi es geçin...



6 Temmuz 2010 Salı

Ozzy...

Ozzy Osbourne, onuncu stüdyo albümü ''Scream'' ile geri döndü...

Randy Rhoads ve Jake E. Lee'nin ardından, birlikte en uzun süreli çalıştığı gitarist Zakk Wylde'ın yer almadığı ilk albüm olan ''Scream'', ''karanlıklar prensi'' için aslında bir sınav niteliği de taşıyor...

Bu albümle bizlere yeni gitaristi Gus G'yi (Firewind) tanıştıran Ozzy, 11 parçanın yer aldığı ''Scream'' ile en azından benim onayımı almış durumda...


İlk dinleyişte bütün olarak pek sarmasa da, ''Scream''a şans verip, dinlemeye devam ederseniz, bu rock efsanesi adamın geçmişten günümüze yaptığı müzik yolculuğuna tanıklık edersiniz... Vokal tekniğinden birşey kaybetmeyen Ozzy, yeni grubuyla still rocks...

Albümün çıkış parçası. ''Let me hear you scream''... ''Let it die'', ''Life won' wait'', ''Crucify'' ve ''I want it more'' albümde daha fazla dinlediklerim...

Ozzy vokal
Gus G gitar
Rob Nicholson bas
Adam Wakeman keyboard
Tommy Clufetos davul




Konu Başlıkları