1 Temmuz 2009 Çarşamba

Senin de bir tarafların pembe degil mi ...


Erkeklerin gözü aydın, kabus bitti... Elif Şafak'ın pembe kaplı Aşk kitabı, artık gri renkte piyasada.

Evet efendim, pembe renkteki kitabı yanlarında taşımaktan utanan erkeklerin isteği üzerine kitap, ikinci bir renkte beylerin beğenisine sunuldu... Artık erkekler de Aşk kitabını ister iş yerlerinde, ister yolculuklarda, ister havada ister karada, gazete arasına saklamadan, rahat rahat ama gururla okuyabilecek... Bana sorsalardı rengi mavi olsun derdim... Zira bebeklerin doğumuyla başlayan pembe-mavi ayrımı, yetişkinlerin dünyasında da kendini göstermiş olurdu... Ya da futbol takımı renklerinde... Kitap satışları kesin ikiye katlanırdı... Ne de olsa kitap denen şey yanımızda taşınacak bir aksesuar değil midir... Kitabın ne anlattığının ne önemi olabilir ki, uygun gözüksün yeter... ''Bu kitap lacilerle süper uymuş ya'' veya ''bu kitap göz rengini iyice ortaya çıkarmış'' cinsinden...

Erkeklerin pembe korkusunu ciddiye alıp, düzenlemeye gidilmesi ise başka bir konu... Okuyucuya ulaşmak için her yol mübah tarzı... Haklı da olabilirler aslında, pazarlama taktiklerinin günümüzde sonu yok...

Bu düzenleme biraz da, (mantık aynı aslında) Coca-cola'nın ''cola light'' markasını, light kelimesine takılan erkekler (er hecesine vurgu yaparak, koçlar gibisinden okuyoruz) nedeniyle ''zero'' olarak değiştirmesine benziyor... Light olayında ''çocuklar duymasın'' dizisinin etkisi olmuş mudur... Böyle şeyler sadece bizde mi var, merak ediyorum...

Şimdi biraz empati...

Bir kadının yazdığı, ismi aşk olan ve kabı pembe renkteki bir kitabı okurken görünmenin nasıl bir sakıncası olabilir anlamaya çalışıyorum... Veeeeeee çok geçmeden anlıyorum... Adamlar kendilerince haklıymış yahu... Korkunç bir görüntü bu...Yakıştırmaları duyar gibiyim, ''yumuşakcalardanmış bu'' ya da ''adam dışarıdan tam bir öküz ama demek ruhu inceymiş...'', sonuçta bir ince ve yumuşak olma durumu var her daim...


Kısacası bu erkeklerin korkuları, ''erkek adama yakışır mı'' eleştirilerinin biraz alaycı, biraz da küçümseyen bir tavırla yüzlerine vurulması olsa gerek...

Oysa Türk erkeklerinin günlük ''güzellik'' bakımlarına ayırdıkları para gün be gün artarken, bir renge veya kelimeye saplanmak bana çelişki geliyor...Kendine güven ya da güvensizlik, anahtar kelimeler gibi geliyor...

Şimdi bu arkadaşlara bir iki çift de laf etmek lazım... ''Don't judge a book by its cover'' ya da ünlü ozan Pembikoğlan'ın dediği gibi, ''Kabı pembe diye kitabı okumayan kıro, senin de bir tarafların pembe değil mi...''


Şimdi bu da nereden çıktı demeyin...Gerçekten de erkek adam pembe giyer sloganı hayli iddialı olmuş... Ama düşünürseniz haklılık payı da yok değil...Zira pembe giyip dolaşmak için ya harbiden delikanlı olmak lazım, ya da kocaman bir g..te sahip....

3 yorum:

Hilal Köylü dedi ki...

Benim aşmış, pespembe arkadaşım. Erkekler senin gibi pembe olabilseydi belki o deli saçması, 'erkek düşmanı' feministler de hiç varolmayacaktı. Senin gerçekten DNA'ların çoook özelll....

deniz dedi ki...

bu ne güzel bir yazı olmuş, eline sağlık. dediklerine de katılıyorum. kadın ya da erkek olmanın pembelerle allarla güllerle alakası yok. naçizane şunu diyeceğim. bazı realiteler de var. etrafa verilen bir mesaj var, belli renklerin, nesnelerin temsil ettiği şeyler var. ben bir hatun olarak pembe kaplı aşk romanını çantamdan çıkartıp metroda okumayı şahsen istemem. çok soft ;) hoş aşk romanı hiç okuyamam, çok zor beğenirim öyle şeyleri. en son okuduğum en güzel aşk romanı serazer pekerman'ın kitabıydı, adını unuttum, lazımsa google'dan bakılabilir. çok güzel yazmış valla. elif şafak hiç okuyamam, içi kararmış o kızcağızın. :)) diğer taraftan pembe pantolon giyen bir erkekarkadaşım olsun da istemem. şöyle güzel güzel gri gri, siyah siyah olsun erkek kıyafetleri :)))) efendi gibi. klasik seçimlerden bir zarar gelmez. içinde sen istediğin kadar pembe renkleri barındır, illa üstünde taşıman gerekmez. (bakınız 'What not to wear' programı TLC channel'da) siyah pantolonlu bir adamın içinde ne kadar çok pembeler allar güller bulunduğunu görüp şaşırmanın sevincini hiçbir yerde bulamazsın çünkü. ;)

Sera dedi ki...

selamlar. yazdıklarınıza katılıyorum. benim pembeye itirazım, yayınevinin kitabın adının aşk olmasına istinaden, ticari kaygılarla seçtiği belli olan o pespembelikti. umarım derdimi anlatabilmişimdir.

Konu Başlıkları