21 Temmuz 2009 Salı

onda, bunda, şunda, Cunda...

Bu yaz gerçekten de öyle oldu...Fas ile Cunda arasında seçim yapmak zorunda kaldık... Ada’yı yalnız bırakmamak, domuz gribine yakalanmamak ve Sibel’in her zaman istediği bir ada tatilini gerçekleştirebilmek için Cunda’ya gitmeye karar verdik... Ancak Sibel’in isteği olduğundan, tüm ayrıntıları ona bıraktım, madem ada diye tutturdu, o uğraşacaktı bu defa...

Lojistik çalışmalara başlandı hemen... tanıdıklara, arkadaş ve dostlara, hatta facebook’a bile başvuruldu...Sibel'e yardım olsun diye ben de yazıyorum facebook’a, sağolsun listemdeki 300 isimden sadece üçü yanıt verebiliyor... (facebook’tan çıkacam ha... madem bi işe yaramıyor)

Sonuç... Cunda adası ve Kuleli Konak... E hadi bakalım diyoruz... Sibel’e güvenip, düşüyoruz yollara...

Eskişehir, Bursa, Balıkesir derken, uzun bir yolculuğun sonunda Ayvalık-Cunda’ya varıyoruz... Bu turistik yerlerin hepsi gündüzleri bir başka gözüküyor... Ünlüleri makyajsız halleriyle görmek gibi... Önce hoşunuza gitmiyor... Ama gün batmaya görsün, bambaşka bir yer olup çıkıyor... Cunda da aynen böyle bir yer...


Delisi ve kedisiyle meşhur... Papalina balığı, sakızlı kahve, dondurma ve kurabiyesi, yel değirmeni, kiliseleri, dar sokakları, Taş Kahvesi ve Rum evleri adanın görülesi ve tadılası özellikleri...


Sora sora konaklayacağımız konağı buluyoruz... Sıcak, konuşkan ve sevimli ev sahibemiz Mine hanımla tanışıyoruz... Kuleli Konak eski bir Rum evi... Yüksek tavanı, ahşap döşemesi ve güzel bahçesiyle hoşumuza gidiyor... Ahşaba zarar vermemek için ayakkabıları giriş katında bırakıp, odamızın bulunduğu ikinci kata çıkıyoruz... Bir holde dört oda ve iki ortak banyo var... Kapımızı açıp, içeri girmemizle keyfimiz kaçıyor... G.t kadar bir oda.. Üç yatak, bir gardrop, bir de komodin sığdırılınca, tabiatıyla adım atacak yer kalmamış...Daha önemlisi klima yok...Tavanda sarkan bir pervane, boşa dönüyor... Sibel’le bakışıyoruz...Daha doğrusu ben Sibel’e bakış fırlatıyorum... Pansiyon benzeri bir yerde kalmayalı yıllar olmuş, unutmuşuz ne melem olduğunu... Kalalım mı gidelim mi kritiklerinden sonra, birazda üşengeçlikten konağa bir şans vermeye karar veriyoruz...











Yeşil bahçemizde (bak hemen bahçe bizim oldu, insanoğlu nasıl da kısa sürede ortama uyum sağlıyor, şaşılacak iş) kahvaltılar ve akşamüstü çayları keyifli geçiyor... Bunun bir başka nedeni ise Melisa... En son ‘Bir bulut olsam’ dizisinde Narin rolünü oynayan Melisa Sözen... O da annesiyle birlikte bizimle kalıyor... Mütevazi tavırları, sıcak sohbeti bizden artı puan alıyor...Ada ile sohbet ediyor, Sibel ile fal bakıyor, bir benle birşey yapmıyor... Şaka, şaka...bizim de sohbetimiz fena değil... Anlayacağınız Melissa bizim için tatlı bir süpriz oluyor...bonus gibisinden...

Gündüzleri denize gidiyoruz... Tavsiyeler üzerine dört ayrı sahili deniyoruz, beğenmiyoruz... Üstelik birine giderken mayomu bahçede asılı unutuyoruz... Geziden sorumlu Sibel’ e yeni bir bakış daha atıyorum...

Akşamları ise Cunda’yı turluyoruz... Mine hanımın verdiği bir kaç adreste yemek yiyoruz. Cunda Balıkevi'nde özeniyor sofrayı donatıyor ama çoğunu yiyemeden kalkıyoruz... Deniz ürünleri sevmeyenler için yanlış yerde oldyğumuzu anlıyoruz... sonra Taş Kahve’de oturup çay içiyor, lokma tatlısı yiyoruz... Geçe pek kalmadan, yatıyoruz...

Pınar Kür ve bir iki ünlüyü de görmekten geri kalmıyoruz... Teknolojiden uzak yaşamak
ise iyi geliyor, bir süre... Tv yok, bilgisayar yok, şarjı biten telefonumu bile doldurmuyorum...






Ve Ortunç’u keşfediyoruz...
Butik bir işletme... Çimlerin üzerinde güneşleniyor, hızlı ve kaliteli hizmetin keyfini çıkarıyoruz...
Deniz desen berrak, zemini kum... Denize girdiğini anlayacağın soğuklukta... Belli bir süre derinleşmediğinden de çocuklar için ideal...
Kısacası tatilimizi anlamlı kılan tek yer... Ortunç’u şiddetle tavsiye ediyoruz..

Bu arada Ayvalık ve civarını da gezmeyi ihmal etmiyoruz... Şeytan Sofrası’na çıkıp ayak izine para atıyor, manzaraya hayran kalıyoruz, Perşembe pazarına gidip, hayal kırıklığı yaşıyoruz, Saatli Camii’ye ise öyle bakıyoruz...


Cunda maceramızı Sibel’in ailesini görmek üzere kısa kesiyor, Manisa’ya gidiyoruz.. İki gün kalıp bu kez Uşak, Afyon, Ankara yapıyoruz... Banaz’da Emel’e (Sibel'in kuzeni) uğruyor, Afyon İkbal’de sucuk ve ekmek kadayıfı yiyoruz...

Yol uzun, gün sıcak... Bol bol müzik dinliyoruz... ‘’Yazılır bu kalp sana alo, senden öncekiler demo’’ şarkısını duyduktan sonra, Mustafa Sandal’ı unutma kararı alıyoruz... Bilmeceler soruyor, oyunlar oynuyoruz...

Sibel...Komşu komşu oğlun geldi mi,
Göksel....Kaltak, oğlumun peşini bırak

diyor, biz gülmekten kırılırken, Ada sinir krizi geçiriyor...Kızın bildik şeylerin dışına çıkılmasına tahammülü yok zahar...

Yol boyu yiyoz, içiyoz, çiş için duruyoz ve sonunda evimize kavuşuyoz...

Tatilden şu dersleri çıkarıyoruz,

Sibel’in organize ettiği bir tatile giderken bir kez daha düşünüyoruz,
Asla klimasız odada kalmıyoruz,
Yedek bir mayo bulunduruyoruz,
Denizin özelliklerini önceden öğreniyoruz,
Musti’nin yeni albümünü dinlemiyoruz,
Sibel’in organize ettiği bir tatile giderken bir kez daha düşünüyoruz.





5 yorum:

Hilal Köylü dedi ki...

Yine de kıskanılası bir tatil olmuş...keyfiniz bol olsun....Benim de bir Cunda hayalim var ama kısmetttttt.....

elif ada dedi ki...

Göksel,
Şimdi hem eşinden hem de senden Cunda maceranızı okudum ve çok eğlendim. Karı koca bile olsa iki insanın aynı şeye bakışı ne kadar farklı... İkiniz de çok güzel yazmışsınız kendi gözünüzden. Aynı ayrıntılar kişilere göre nasıl değişiyor. Aslında bi de Ada'dan dinlemek lazım ama... Hep mutlu olun...
Sevgiler

Dafnis dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Dafnis dedi ki...

1-Göksel, çok akıcı ve eğlenceli yazıyorsun, köşe yazarı olmalısın.:)
2-Farklı tatil tarzlarını denemekte fayda var, hayatın neler getireceği belli olmaz!
3-Klimadan önce de dünyada hayat vardı.:D
4-Bir insan nasıl deniz mahsülü sevmez?
5-Herkes kendi mayosuna sahip çıkmalı!:P
6-Arkadaşıma fazla yüklenme bakiim:)
7-Yakında Ada'nın bakış açısı ağır basacağından karı-koca fikir ayrılığı sorunu yaşayacağınızı sanmam.
8-Şimdi bu tatili bir de Sibel'den dinleyeyim yani okuyayım...:)

Adsız dedi ki...

..bense konforlu tatil mevhumunun ta öte yanına savrulmuş durumdayım. bknz. (http://www.hizirkamp.com/) ve denemeden yaşadım demeyiniz.

Siiibeeeeel?? :)

(DUY-

Konu Başlıkları