NTV'NİN ÇİZGİ ROMANLARI VE KİTAP ÖZET SİTELERİ ÜZERİNE...
Tommiks, Teksas, Kızılmaske, Vampirella...Hepsini, hatta fazlasını okudum... Ama benim favorim ''Zembla'' idi... Rasmus, Yeye, Zıp-zıp... birlikte ne macaralara atılırlardı... Kitapları alır almaz bir solukta okur, yeni ya da devam bir macara için tekrardan dayanılmaz bir açlık hissederdim... O zamanlar çizgi roman okumak makbul değildi... Okuyacaksan resimsiz olanlardan okuyacaktın... Büyüklerimiz çizginin gücünü ya da kalıcılığını görememişlerdi anlaşılan... Tıpki çizgi romanların sadece çocuklar için olduğu yanılgısı içinde oldukları gibi...
Zaman geçti... Büyüdük... Çizgi roman rüştünü ıspatladı... Hayran kitlesini her geçen gün artıran akım, pek çok filme de ilham kaynağı oldu...
Çizgi dünyası bugünlerde yeni bir tartışma içine çekiliyor... NTV'nin ‘’çizgi roman dünya klasikleri’’ hakkındaki görüşler, bu formatın kolaycılığa kaçtını savunanlarla, böyle düşünenlere tutucu diyenler arasında gidip geliyor...
Gerçekten de dünya klasiği ya da değil bir roman, çizgiye dönüştürülürse değerinden birşey kaybeder mi...
Aynı şey olmayacağı kesin... İkisinden de ayrı keyif alacak okuyucular olacaktır elbette... Ama çizgi versiyonunun sadece kısa ve okunması kolay gerekçesiyle orijinalinin önüne geçeceğini sanmıyorum... Yani ne kitabın aslına yapılmış bir haksızlık ne de çizgisine karşı küçümseyen bir tavır var aslında... Zaten çizgisini okuyup da seven, ilgi derecesi doğrultusunda kitabın aslını da okumak isteyecektir... Çizgisini beğenmeyen ise hiç olmazsa kitap hakkında bilgi sahibi olacaktır... Her iki durumda da ortada bir win-win durumundan söz etmek mümkün... Hiç okumayanları işin içine katmıyorum bile...
Konuyla ilgili olumsuz görüşlere sahip bir köşe yazısı, çizgi roman okurlarını kolaya başvurmakla suçlarken, Woody Alen'in o bildik espirisiyle sonlanıyor ..."Hızlı okuma kursuna gittim. Savaş ve Barış'ı yirmi dakikada okudum. Kitap Rusya'da geçiyor"... Gülmüyorum... Komik değil... Adam hiç olmazsa kitabın adını, yazarını, en azından hikayenin geçtiği yeri biliyor... Hiç bir fikri olmamasından daha iyi değil mi...
DTCF'de İtalyan dilinde okuduğum yıllar.. Çoğu arkadaşım tiyatro bölümünde olduğu için, seçmeli derslerimi tiyatrodan alıyorum... Provaları kaçırmıyorum... Öyleki, Ergin_Orbey, oyunculardan biri gelmediği takdirde, sahneye beni çıkaracağını söylüyor... Kanım donuyor... Dünya tiyatrosu dersine Sevda Şener geliyor... Yıl sonu sınavında tek soru var. Macbeth... 90 ya da 95 alıyorum. Bunun ne demek olduğunu ancak Sevda hocayı tanıyanlar takdir edebilir...
Macbeth ile ilgili anımı da aktardıktan sonra, bu kez özet okumakla yetinilebilinir mi sorusuna yanıt arıyoruz... Aslında temelde çizgi roman için söylediklerim bunun için de geçerli... Fikir sahibi olmak için ideal... Seversen kitabın tamamını okusun, yok sevmezsen hiç olmazsa fikrin olur...
Geçenlerde ilk ve orta okul grubumdan bir arkadaşım, kitapları özetleyen bir sitenin adresini gönderdi... http://www.altınıçizdiklerim.com/
Sitenin sloganı, ‘’kitap okumaya zamanınız olmuyorsa, belki kısa özetleri okumaya zaman ayırabilirsiniz’’...
Özetler, site sahibinin okuduğu kitaplarda önemli ya da ilginç görüp altını çizdiği yerleri, el tarayıcısı ile kopyalamasıyla hazırlanıyor. Sadece alıntılardan oluşan özetler, hiçbir yorum içermiyor. Site sahibi, özetleri, ‘Kitabın %20’sini geçmeyen, geniş birer arka kapak yazısı gibi düşünebilirsiniz’’ şeklinde değerlendiriyor, ve şöyle devam ediyor...
‘’Amacım yazarların emeklerini bedavaya getirmek değil kuşkusuz. Tam tersine, çeşitli bahaneler veya gerçek nedenlerle kitap okuyamayan insanların, asıl kitabın %20’si büyüklüğünü geçmeyecek bu özetleri okuduktan sonra, ilgilerini çeken kitapları satın alacaklarını düşünüyor ve umuyorum.’’
Site sahibi, projeye katkı sağlayabilecek kitapseverleri de yardıma çağrıyor...
Bir yandan çizgi romanlar, diğer yandan özetler... Kitap okumamak için yaratılan tüm bahaneler ortadan kaldırılıyor gibi... Okumam diyenlere inat...