28 Mayıs 2009 Perşembe

Lamia gitti, kavga bitti ya da erkeklerin kabusu dizilerin final sezonu geldi Heyo....


Şaka şaka, kavga yok ama bir sessizlik, bir huzur, bir memnuniyet verici boşluk olduğu kesin.
Efendim, evde eğer iki karşı cinsle birlikte yaşıyorsanız, iki televizyonunuz da olsa nafile. Hele diziyi bir maç heyecanıyla izleyen bir eşiniz varsa, görme gitsin. Çığlık, bağrış, çağrış gırla. Yok eleştirmek için söylemiyorum, Sibel'i Sibel yapan güzel özelliklerden biri sadece. Yalnız biraz daha az bağırmasını tercih ederdim. Zira bazen otururken ya da yatarken yerinden fırlama durumunda kalabiliyorsun.
Canımmmmmm seni seviyorum. (Dedim ve şu anda Biri bana gelsin'de Rafet ,Seni seviyorum'u icra ediyor) Ne tatlı tesadüf...
Devam edelim...Dizi saatleri gelince yapılacak fazla birşey yoktur...Ya onlarla oturup azap çekerek birbirinin aynı dizileri seyretme işkencesine katlanacaksınız ya da odayı terk edip internete takılacak, olmadı kitap okuyacaksınız. Veya tıpış tıpış yatak odanıza gidip, saate bakmaksızın uyuyacaksınız. Maaşallah meretler bir başladı mı bitmiyor zahar....Valla ben uykuya dalıyorum kalkıyorum bakıyorum, içeriden hala mavi bir ışık geliyor. Uykusuzluğa dayanamayan Sibel cin olmuş...Bak bak.....

İlle de uğruna ölmem mi gerek......şimdi de ''küçük Rafet'' Yunus, şarkısını söylüyor....
Sibel'cim bir yandan hafta içi her geceye en az bir dizi sığdırırken, Ada'nın da
annesinden kalır yanı yok. Bir ara Bez bebek ve Selena gibi dizileri takip ederken, şimdilerde olayı abartarak Adanalı, Aşk-ı Memnu ve Asi'yi izliyor. ?????
Adanalı'yı O'nun değimiyle 'Varkvar' şarkısı (Ceza'nın Fark var'ı) için izlemeye başladı, tamam ama ya diğerleri. O da anasına çekmiş. Asıl oğlanla kız öpüşmeye görsün, canııııım... o sahnelere utancından bakamıyor ama ses maşallah annesininki gibi biraz gür. İkisinin de aynı sahnelerde verdiği reaksiyonu hayal edebilirseniz, benim ne kadar eli öpesi mübarek bir adam olduğumu anlarsınız. Sabır ya sabır...
Aaaaşk bir kalbin içinde ağşıyor aaaaaaaaaaaaaaaaaşk......şimdi de Rafet ve Yusuf yılın şarkısı Aşk-ı Virane'yi söylüyor.
Gelelim başlığa adını verdiğim kınalı yapıncak Lamia'nın sıkıntıdan ve sinirden adam öldüren dizisi Dudaktan Kalbe.
Hepimizin gözü aydın ki bitti. Reşat Nuri Güntekin'i saygı ile anıyoruz amma iş başka. Başroldeki üç oyuncunun (Sibel üzülmesin diye embesil lafını çıkarıyorum) basiretsiz, zayıf ve ağlak karekterleri bir yana, sevenlerin bir türlü kavuşamaması teması artık bın getirdi. Kardeşim! her dizide mi aynı şey olur. İki kişi birbirini sever ama yanlış anlamalar ve gurur yüzünden hem kendilerine hem de bize günü zehir ederler. Karşılıklı açık açık konuşmak akıllarına gelmiyor nedense. Tabii aksi halde diziler nasıl 5 saat ve 100 sezon olacak.
Bu dizide bir de aşk ve sevgi çatışması var ki, bu sabah biz de bu konuda biraz sohbet ettik. Sibel sabah uyanır uyanmaz Lamia ile Cemil evlendi. Çok güzeldi diye başladı. (Evliliğimizin kötü gittiğini sanmayın, yanılırsınız.) Hüseyin Kenan ise sanırım intihar etmiş. Sibel, Hüseyin Kenan'ın Lamia'yı onla konuşmadığı ve hırpaladığı için kaybettiğini, Lamia'nın da başta Hüseyin Kenan'a aşık olmasına rağmen, gerçek aşkı Cemil'de bulduğunu söylüyor.
Şimdi söyleyin bakalım aşk mı sevgi mi. Ben ikisini de isterim demeyin. Yok öyle birşey.
Biri bana gelsin o da sensin Sibel'cim.....Biraz da onun hakkında iyi şeyler yazayım ki, biraz sonra okuyunca laptopu kafamda kırmasın

Hiç yorum yok:

Konu Başlıkları