20 Eylül 2009 Pazar

bayram...

Sibel ile Ada gittiler... Bu bayram yalnızım...

Yağmur var Ankara'da. Caddeden her araba geçişinde, tekerleklerin ıslak asfaltta çıkardıkları sesi duyuyorum... Camdan karanlık, puslu ve kaygan manzaraya bakıyorum... Zaman geçmiyor... Evi birkaç kez turluyorum... Uzun yıllar yanlız yaşamış ve yalnızlığı seven birinin, şimdi neden aynı keyfi alamadığına kafa yoruyorum... Pes ediyorum...

Işıklar sönük... Laptopda bir radyo açıp, koltuğa uzanıyorum. 80'lerin rock parçaları çalıyor... Cars, Foreigner, Boston, Journey.... Her bir şarkıda o yıllara gidiyorum...

Bayramın ilk saatleri... Birşey hissetmiyorum ya da farklı... Bayramla ilgili bloglarda yazılanlara göz atıyorum... Herkesin iyi kötü anılarını okuyorum... eski-yeni bayram çatışmaları, aile ziyaretleriyle, tatil anlayışı karmaşası ya da bayrama yüklenen anlamlarla ilgili hikayeleri...

Bir anı da ben bulmaya çalışıyorum... Net birşey çıkaramıyorum, bölük pörçük birşeyler canlanıyor kafamda...

Bir olaydan çok, hatırladığım şey sesler oluyor... Bayram sabahları beni mutlulukla uyandıran mutfaktan gelen çay kaşığının bardağına her değişte çıktardığı şıkırtılar... bir de gülüşmeler...

Bir gece önce bayram nedeniyle toplanan ailenin sabah mutfakta kaynatma sesleri... Büyük sayılamayacak bir mutfağa o kadar kişinin sığıp, birlikte kahvaltı etmesinin verdiği keyif ve eğlence...

Gülümseyerek ve heyecanla yataktan fırlar, mutfağa koşar, kendime bir yer açardım... Sevdiklerinle birlikte masayı paylaşmak, her kafadan çıkan sese kulak vermek, birkaç günlüğüne de olsa yeniden büyük bir aile olduğunu hissetmek... paha biçilemeyecek duygulardı...

Bunlar o zamandı, şimdi ise... aramızdan bazıları yok artık... bayramlarda büyük aile toplantıları da olmuyor... herkes büyüdü, zaman değişti, anlayışlar da...

Bayram sabahları o heyecanla uyanmıyorum artık...

1 yorum:

bonham dedi ki...

hocam yukarılarda bi kodlara bişiler olmuş ya.

Konu Başlıkları