6 Haziran 2009 Cumartesi

Siz hiç evde yalnızken don atlet delice dans ettiniz mi

Eğer bu soru karşısında ''işte benim dilimden konuşan biri'' diyor, bir heves ve coşkuyla ''evet, evet, evet'' diye bağırıyorsanız, normal değilsiniz demektir. Lütfen sitemi terk ediniz...

SESSİZLİK............................

Yok, yok....Olur mu hiç... Evinde, arabanda bağıra, bağıra şarkı söylemek, çılgınca dans etmek, air play yapmak (hayali gitar çalmak diyelim) kadar kendini iyi ve özgür hissetiren kaç şeye sahip ki insan. Ama bu hissi denemeden bilemezsiniz... İşin tek üzücü yanı ise insanın bu mutluluğu tek başına yaşamak zorunda olmasıdır. Yoksa büyü bozulur..... Evde ya da arabada dağıtmışken, tesadüfen pencereden sizi biraz şaşkınlık biraz da gülümsemeyle izleyenleri de artık bir zahmet göz ardı edeceksiniz...

Şimdi bu işin ''karizma bozucu'' olduğunu düşünüyorsanız, you are wrong....

Başlığı düşününce hemen aklıma iki sahne geliyor. Biri Charlie's Angels'da Cameron Diaz'ın sevimli iç çamaşırlarıyla yaptığı 'butt dance'', ikincisi de artık bir klasik olan ve Tom Cruise'in yıldızının parladığı ''Risky business'' filmdeki o meşhur sahne. (Ben Diaz'ın performansına bire on veriyorum...)


Bu iki örneğin sıcak ve sevimli gözükmesindeki en büyük pay Cameron ve Tom'un (arkadaşlarımmış gibi oldu ) samimi olmalarında yatıyor bence.
Ama iş bizim starlara gelince... Zuhal Olcay'ı kol bastı yaparken ya da Ajda Pekkan'ı roman oynarken görmek gülüncün ötesinde üzücü oluyor.

Yıldızları bir yana bırakalım. Şimdi bu işi benim yapmamı hayal edemeyenler varsa, tavsiyem kendinizi zorlamamanız olur. Bana bile inanılmaz geliyor zahar....Zaten dans ettikten veya şarkı söyledikten sonra bir gerçeğe dönüş anı var ki, uhhh....sanki biraz önce böğüren ya da kollarını ve bacaklarını sağa sola sallayan kişi siz değilmişsiniz gibi, o deli haliniz kendinize bile tuhaf ya da yabancı gelebiliyor...(Çoklu kişilik sendromu böyle olsa gerek) Ancak şarkı söylerken sesinizin kendinize hiç de fena gelmemesi, hatta şarkıcıya yakın tonda söylediğinizi düşünmenizse, nasıl açıklanır bilmiyorum...

Ama dediğim gibi kayda değer bir tanık olmadığı sürece, güvendesinizdir... Amma velakin, sizi tanıyan birine yakalanırsanız, o kişinin hayal gücüne bağlı olarak kendinizi akşam youtube'da izlerken bulabilirsiniz...

Yıllar önce ya ODTÜ'den henüz ayrılmamışım veya DTCF'den daha atılmamışım, (yazılarımda geçmişime ilişkin bazı ayrıntıları acımasızca vermek hoşuma gidiyor) odamda, yerde, kulaklık kafamda, gözlerim kapalı LP dinliyorum....Sanırım Iron Maiden'ın ilk LP'siydi.
Kendimi kaptırmışım. Bir yandan yüksek sesle şarkıyı söylerken, diğer yandan acı çekiyormuşum gibi yerde kıvranıyorum (Gitar çalıyorum, siz anladınız...) Bir ara gözümü açtığımda annem ve babamın başımda dikilmiş, bana acıyan gözlerle baktıklarını gördüm ve puffffffff gerçeğe dönüş....''Yemek hazır''... Asla yakalanma.....

Kendi kendine mutlu olmayı ve biraz da gerçeklikten uzaklaşmak istiyorsanız şiddetle tavsiye ediyorum....Yalnız şu don atlet kısmını isterseniz abartmayalım...



1 yorum:

uk dedi ki...

He he, seni annenle babana yakalandığın durumda hayal etmek pek acayip oluyor Göksel...

Konu Başlıkları