Vampirler....Beyaz perdenin her zaman ilgi çekici bulduğu bu kan emicilerin hikayeleri, son dönemlerde yine pek bir revaçta...Sinemalarda Twilight furyası eserken, İsveç'ten gelen bu film hepimizin bir yandan uzak durmak istediği ancak diğer yandan merak ettiği bu türe yepyeni bir bakış açısı getiriyor...Yani, Let the right one in'i alelade bir vampir filmi olarak değerlendirmek acımasızca olur...benden demesi...
Şunu da belirtmeden geçmeyeyim. Körü körüne Avrupa sineması hayranı olanlardan değilim, Amerikan sinemasını aşağılayan gruptan ise hiç ...
Filme gelince, John Ajvide Lindqvist'in kendi romanından uyarladığı senaryo, Thomas Alfredson'un yönetiminde hayat bulmuş. Genç oyuncular Kare Hedebrant ve Line Leandersson'ın yorumları ise şaşırtıcı...
İsveç'in soğuk ve karlı atmosferinde geçen hikaye, Oskar ve Eli adlı iki çocuğun, yanlızlığa itildikleri çevrelerinden birbirlerine yardım ederek yeni bir dünyaya doğru açılan yolculuklarını anlatıyor...
Oskar 12 yaşında ailesinin ilgisinden yoksun, okulda dışlanan içe kapanık bir erkek çocuğudur. Bir gün yan tarafa taşınan kendi yaşlarındaki Eli ile tanışır...(Aslında Eli'nin cinsiyeti hakkında bir süre kararsız kalıyorsunuz ama sonra işi çözüyorsunuz...) Önceleri ortak bir nokta bulmakta zorlanan iki çocuk, zamanla orta yolda buluşmayı başarır...Ve arkadaş olur...
Arka planda ise kentte faili meçhul cinayetler işlenmektedir...Bir adam insanları öldürüp, kanlarını şişelemektedir...(Öldürme ritüeli oldukça ilginç)
Film ilerledikçe Eli'nin aslında vampir olduğunu, katilinse Eli'ye kan sağlayan bir hizmetkar ya da yakını olduğunu öğreniriz...(Orası es geçilmiş) Hizmetkarın Eli'ye bağlılığını gösteren sahneler ise gerçekten etkili...
Oskar'ın, Eli'nin çocuk vucuduna yıllardır hapsolmuş yaşı olmayan bir vampir olduğunu anlaması uzun sürmez...(Oskar kan kardeş olmak için çok yanlış birini seçmiştir...) Gizemin ortaya çıkmasıyla birlikte, ikili arasında tuhaf bir yakınlık başlar...Farklı dünyaları arasında iletişim yolu olarak seçtikleri Mors alfabesi ikili arasındaki özel bağdır...Artık onlar güçlüklere beraber göğüs gerecek iki hayat arkadaşıdır...
Filmin son sahnesinde ise Oskar ve Eli'nin birlikteliklerinin en güzel örneğini görürüz... (Mors alfabesiyle Kiss...)
Şimdiye kadar seyretttiğimiz korkunç vampir, seksi vampir, romantik vampir, komik vampir, zenci vampir vs türlerinden keskin şekilde ayrılan film, ''davet konusu'' hariç vampir klişelerine de pek itibar etmemiş...(Bu arada tüm klişeleri barındıran Lost Boys, Fright Night ve From Dusk Till Dawn favori vampir filmlerim arasındadır, ne alaka demeyin)
Sakin temposu ve etkileyici atmosferi ile seyirciyi avucunun içine almayı başaran filmin görüntü yönetmeni ise ayrıca övgüye değer...Yaşadığı çevreye yabancı olmanın ve uyum sağlamanın zorluklarını ustalıkla gözler önüne seren Let the right one in, izlenmeyi hak ediyor...
Bu arada, filmin Amerikan versiyonu da yakında çekiliyormuş. Bilginize...
object width='400' height='205'><
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder