23 Şubat 2010 Salı

A Prophet...

"A Prophet", Fransız sinemasının en iyi temsilcilerinden... Jacques Auidard'ın yönettiği film, bir hapishane hikayesi...

Film, suçunu inkar etse de, polise saldırmaktan altı yıl hapis cezası alan genç bir Arabın, parmaklıklar ardındaki toy bir delikanlıdan uyuşturucu patronuna dönüşümünü anlatıyor...

Önceleri gençliği ve korunmasızlığı nedeniyle taviz vermek zorunda kalan genç Arap, himayesi altına girdiği kişinin tüm acımasızlığı ve deneyimlerini kaparak, zamanla güçlü bir kimlik edinmeyi başarır... Hapishanedeki kuvvet odaklarını kendi çıkarına kullanmaya başlayan genç, kültür farklılıklarından da yararlanarak müthiş bir değişim geçirir...

Tahar Rahim genç Arap rolünde çok başarılı... Filmde seyircinin gözleri önünde cereyan eden değişim de bir o kadar çok etkileyici... Senaryosunu da yazan yönetmen, iki buçuk saat süren filminde çok güçlü bir karakter analizi yapıyor... Film, görsel anlamda da seyirciyi memnun ediyor...

Uzun süresine rağmen temposunu düşürmeyen, gerektiği yerlerde gerilimi yüksek tutabilen, başarılı senaryosu, yönetimi ve oyunculuğuyla "A Prophet", suç filmleri türünde övgüyle bahsedilmeyi hak ediyor...





22 Şubat 2010 Pazartesi

Rock klasikleri 15...

Deep Purple - Burn (1974)


Burn
Might just take your life
Lay down, stay down
Sail away

You fool no one
What's goin' on here
Mistreated
A 200


Deep Purple... En sevdiğim kadrosu...

David Coverdale vokal
Ritchie Blackmore gitar
Glenn Hughes bas, vokal
John Lord keyboard
Ian Paice davul







21 Şubat 2010 Pazar

Shutter Island...

''Shutter Island'', gerçek ile hayal arasında seyreden psikolojik gerilim türü bir film...

Martin Scorsese'nin yeni filmi, yaşamların bir anda nasıl alt üst olabileceğini ve trajedilerin insan hayatındaki etkileriyle, sonuçlarını çarpıcı bir şekilde ele alıyor...

Hikaye, suçluların tedavi edildiği bir akıl hastanesinde, hastalardan birinin kaybolmasını araştıran bir görevlinin, olayı ortaya çıkarma sürecini anlatıyor... Bu sırada, gerçek mi hayal mi olduğu hikayenin sonuna kadar anlaşılamayan kabus vari olaylar yaşayan görevli, komplo teorileri, savaş anıları ve ailesinin özlemiyle yabancı bir dünyada bulur kendini... Gerçek, yakalanması zor bir hedef haline gelir...

Hikayenin anlatım tekniği biraz karmaşık olsa da, yer yer Hitchcock tarzını andıran film, gerilimi kurma ve şüphe yaratma açısından oldukça başarılı... Hikaye, film boyunca seyirciyi gerçeği tahmin etmeye zorlasa da, benim gibi çok uzun zamandır film izleyip, bütün olasılıkları hesaplayabilenler için gerçeği bulmak pek de zor olmuyor... 1954'de geçen film, görsel anlamda da etkileyici, müzik de ürkünç melodisiyle bir o kadar vurucu...

Oyunculuklar da birinci sınıf... Leonardo DiCaprio'nun performansı her zamanki gibi iyi... Adamın yeteneklerinin neden takdir edilmediğini anlamıyorum... Pek çok ünlü ismin yardımcı rollerde yer aldığı filmde, Patricia Clarkson hemen fark ediliyor...

''Shutter Island'' Scorsese'nin en iyi filmlerinden olmasa da, hikayesine uygun atmosferi, gizemli anlatımı ve oyuncularıyla yönetmenin hayranlarının kaçırmayacağı bir film...





19 Şubat 2010 Cuma

Crazy Heart...

''Crazy Heart'', ikinci şanslar, yitirilen fırsatlar ve yalnız insanlar üzerine melankolik bir ayakta kalabilme hikayesi...

İlk kez yönetmen koltuğuna oturan Scott Cooper'ın, klasik ama başarı şansı kesin olan ''mesleğinde düşüşte olan yalnız bir adamın, hayatta kalma mücadelesini'' anlattığı filminin yıldızı Jeff Bridges...

Ödül avcısı rolde ünlü oyuncu, yıldızı sönmekte olan alkolik, orta yaşlı bir country şarkıcısının kariyerinde ve özel yaşamındaki iniş çıkışları büyük bir doğallık ve başarıyla canlandırıyor...

Bad Blake, zamanının popüler şarkıcısı, çaptan düştükten sonra küçük konserlerle hayatını sürdürmektedir... Kendisiyle röportaj yapmak isteyen bir muhabirle girdiği umut vaad eden ilişki Blake'in yalnız yaşamını aydınlatır ve tek çocuklu muhabirle bir nevi özlediği aile hayatını yaşamaya başlar... Kendi ailesinden uzak ve devamlı yollarda olmanın ağırlığını alkolle gidermeye çalışan Blake, bir gün yapacağı sorumsuz bir davranışın bedelini ilişkisinin sonlanmasıyla öder...
Tedavi gören ve yaşadığı tüm bu acılarla tekrar şarkı yazmaya başlayan Blake, özel yaşamında sahip olduklarını kaybetse de, hayatının anlamı müzikte yeniden kendini bulur...

Yavaş tempolu, bol coutry şarkılı filmde oyunculuklar oldukça başarılı... Bridges'in göz kamaştıran performansının yanı sıra Maggie Gyllenhall, Colin Farrell ve Robert Duvall da gayet iyiler... Bridges ve Farrel'i birlikte şarkı söylerken izlemek ilginç...

Yönetmeni, senaryosu ve oyunculuklarıyla ''Crazy Heart'', iddiasız iyi filmlerden...




Shappi...

İngiliz komedisine olan hayranlığımdan yazılarımdan birinde bahsetmiştim.. Yurt dışı görevlerinden birinde, otelde geç vakit tv kanallarında gezinirken bir stand up komedi şovuna rastladım...

Kadın stand up'çılara pek alışık olmadığımızdan, İran asıllı İngiliz komedyen Shaparak (Shappi) Khorsandi hem bu özelliğiyle, hem de politik içerikli esprili gösterisiyle, (İranlı olmasını unutmuyoruz) ilgimi çekti... Hoş, dış politikayla ilgili biri olarak bloguma siyaset sokmamaya özen göstersem de, bu performansı paylaşmak istedim...

Siyasetin ve kültür farklılılarının mizahda nasıl akıllıca kullanılabileceğine dair ilginç bir gösteri...

Bu arada, İngiliz komedi anlayışını ve politik mizahı seviyorsanız, geçen yılın en iyi filmlerinden olan ''In the Loop''u sizlere tekrar hatırlatmak isterim...

İyi seyirler...



17 Şubat 2010 Çarşamba

The Wolfman...

''The Wolfman'' bekleyip de, hayal kırıklığına uğradığınız filmler listesine ekleyeceğiniz türden bir seyirlik olmuş...

Korku klasiği ''kurt adam''ı yeniden yorumlayan yönetmen Joe Johnston, orijinaline sadık kalsa da, üzerine olumlu ve yeni birşeyler eklemeyi başaramamış... Durgun hikayeye canlılık veremezken, korku unsurlarını iyi kullanamamış... Her açıdan fazlasıyla aslına sadık kalan film, günümüzün olanaklarından sanki yararlanamamış...

Hikaye, annesinin ölümünün ardından ailesini geride bırakıp, dünyaya açılan Lawrance Talbot'un, kardeşinin ölüm haberini alarak, eve dönmesiyle başlıyor...

Kardeşinin neyin ya da kimin vahşice katlettiğini bulmaya çalışan Talbot, bir yandan kardeşinin nişanlısı ile yakınlaşırken, diğer yandan ailenin korkunç sırrı ile yüzleşir... Kimliğinin ortaya çıkmasıyla birlikte, hayatta kalma mücadelesine giren Talbot, babasının ihanetiyle uğradığı lanetten sevdiği kadın sayesinde, bir anlamda, kurtulur...

Filmin belki de en başarılı olduğu alan sinematografi... Ayrıca, değişim sahnelerindeki özel efektler görülmeğe değer...

Oyunculara gelince... Başından beri takip ettiğim ve beğendiğim Benicio Del Toro'nun bu filmde ne aradığını merak ediyorum... Farklı birşeyler denemek istemiş olmalı... Anthony Hopkins de benzer düşman başına baba karakterlerini bırakıp, daha yaratıcı rollere dönmesi gerek... Emily Blunt... Yeni nesilin en iyi oyuncularından... O da bu filmde yeteneğini gösteremiyor, fiziğiyle boy gösteriyor...

Sonuçta ortaya iyi yönetilememiş, korku sineması kategorisine girmekte zorlanan sıradan bir film çıkıyor...





16 Şubat 2010 Salı

Valentine's Day...

''Valentine's Day'' romantik komedilerle ünlenen yönetmen Gary Marshall'ın seyircisine sevgililer günü hediyesi...

Büyük kadrosu ve her çeşit ilişkinin ele alındığı senaryosuyla film, ''aşk''ı sorgulayan, sıcak ama derinliği olmayan, ''pop corn'' tabir edilen türden bir seyirlik...

Genç ya da yaşlı, straight or gay, bekar veya evli... değişik ilişkileri değerlendiren film, sonuç olarak beraberliklerde dürüstlüğün, sevgiyle birlikte ne kadar önemli olduğunu, hatta birbirlerini tamamladıklarını anlatıyor...

Aşka bakış açısıyla bir anlamda da tutucu bir film 'Valentine's Day''... Hiçbirşeyin öneminin olmadığı aşka biraz haksızlık yapıyor... Devamı zor olsa da, canını yaksa da, tadanların şanslı kabul edildiği aşk yerine, güven ve sevgiyi tercih ediyor senaryo...

Bir iki süprizin dışında tahmin edilir bir hikayeye sahip olan filmde, ünlü isimler oynayabildikleri kısa sahnelerinde ikna edici olsalar da, ''Valentine's Day''i ortalama bir film yapmaktan alıkoyamıyorlar... Filmde en beğendiğim ilişki ise ek iş olarak telefonda seks operatörlüğü yapan kız ile erkek arkadaşı arasındaki oldu... Rus aksanlı konuşma, mizahın inceden verildiği filmdeki en eylenceli sahnelerden...

Sevgilinizle izledikten sonra tartışabileceğiniz ya da aşk yapabileceğiniz veya ikisini birden uygulayabileceğiniz film, çeşitli ilişkilerden alıntı yaparak seyirciye yaşam koçluğu da yapıyor... Ne yazık ki ben yalnız seyrettim... Damn...

Bu arada sevgiler günü ile ilgili düşüncem... Eşine sevgili diyemeyenleri ayıplarken, anlamsız bulduğum bu günü es geçenlerdenim...






15 Şubat 2010 Pazartesi

Percy...

''Percy Jackson and the Olympians, Lightning Thief'' ya da yarı tanrı bir gencin inanılmaz maceraları...

Chris Columbus imzalı film, Zeus'un yıldırım asasını çalmakla suçlanan Percy'nin, güçlerini keşfetmek ve gerçek hırsızları bulmak için çıktığı fantastik yolculuğu anlatıyor... Günümüzde başlayıp, hayalleri zorlayan mekanlara giden, görselliği ön planda tutan, tarih dersi tarzındaki filmlerden...

Logan Lerman'ın Percy rolünde filme pek katkı yaptığı söylenemese de, genç oyuncuya eşlik eden Pierce Brosnan, Sean Bean ve Uma Turman gibi isimler hikayeye renk katıyor...

Yunan tanrıları, canavarlar, devler, yarı at, yarı keçi yaratıklar ve Medusa... Mitolojiye dayanan senaryosuyla film, macera, fantastik tarzlarını barındıran bir aile fimi... Türü sevenler için...





12 Şubat 2010 Cuma

The Boondock Saints 2...

''The Boondock Saints'' sekiz yıl aradan sonra aynı kadro ile yeniden bizlerle...

Troy Duffy'nin yazıp, yönettiği devam filmi ''All Saints Day'', babalarıyla birlikte İrlanda'da gözlerden uzak yaşam sürdüren MacManus kardeşleri, infaz yöntemlerini taklit edip, ortaya çıkmalarını hedefleyen bir komplo üzerine kurulu...

İşin aslını bulmak ve kendi tarzlarında adalet dağıtmak için yeniden piyasaya çıkan kardeşlere, bu kez yeni ortaklar da eşlik ediyor... Ancak olaylar geliştikçe, hedeftekilerin sadece kardeşler olmadığı, sorunun temelinde eski bir hesabın yer aldığı anlaşılıyor... Bu sayede kardeşler ve babaları hakkında daha çok bilgiye sahip oluyor ve efsanenin doğuşuna şahitlik yapıyoruz... Filmin sonunda ise ilkinin hayranlarını bir süpriz bekliyor...

Görkemli çatışma sahneleri, hızlı müzikleri, mizah yönü güçlü senaryosu, absürd anlatımı ve renkli karakterleriyle film, ilki kadar olmasa da, eylenceli bir seyirlik... Sonu itibariyle devamının çekilme olasılığının hayli yüksek olduğu film, ilkinin ağırlığını koruyamasa da, bir sonraki için cesaret veriyor...





10 Şubat 2010 Çarşamba

Nine... ya da ''be italian''...

Rob Marshall'dan yeni bir müzikal daha... ''Nine''...

Federico Fellini'nin hayatından esinlenen Broadway müzikalini beyaz perdeye aktaran yönetmen, hikayeden çok görselliğe ağırlık vererek, drama ile müzikal arasında kalmış, yıldız kadrosuna rağmen bekleneni veremeyen bir film ortaya çıkarmış...

Aslında bir erkeğin orta yaş bunalımını anlatan hikaye, ünlü bir yönetmenin iş ve özel hayatındaki sıkıntılarını, yaşamındaki kadınlar aracılığıyla gözler önüne seriyor...

Kariyerinde duraklama dönemine giren yönetmenin kadınlardan aldığı ilhamı yeniden yakalayabilme sürecine odaklanan film, gösterişli sahne performansları ile göz doldursa da, hikayenin bütünlüğünü sağlayamıyor...

Daniel Day Lewis filmi tek başına götürüyor... Marion Cotillard, Judi Dench, Sophia Loren, Nicole Kidman, Penelope Cruz, Kate Hudson ve Fergie tüm oyunculuk yetenekleri ve seksi kadın imajlarına rağmen (Dench dışında), erkek oyuncu filmin tek yıldızı...

Performans sahnelerinden en çok beğendiğim Fergie'nin söylediği ''Be Italian'' oldu...





5 Şubat 2010 Cuma

Unutulmaz sahneler 9... Platoon...

Oliver Stone'un en sevdiğim filmi... Platoon...

Charlie Sheen, Willem Dafoe ve Tom Berenger'a pek çok ünlü ismin eşlik ettiği film, Vietnam Savaşı temalı filmler arasında en etkileyicilerinden biri...

Savaşın anlamsızlığını genç bir idealistin gözünden anlatan hikaye, Vietnam'a gönüllü giden genç bir askerin, zıt yöntemleri kullanan iki ayrı komutandan edindiği deneyimlerle hayatta kalma çabasını konu ediyor... Bunu yaparken bir anlamda hayatın kendisini sorguluyor...

Afişte de yer aldığı üzere, Ellias'in vurulduğu sahne, Samuel Barber'in " Adagio for strings"i ile de birleşince, unutulmaz sahneler arasına giriyor.





Rock klasikleri 14...

HSAS - Through the fire (1984)

Top of the rock
Missing you
Animation
Valley of the kings
Giza
Whiter shade of pale
Hot and dirty
He will understand
My home town


HSAS

Sammy Hagar vokal
Neil Schon gitar
Kenny Aaronson bas
Micheal Shrieve davul

Rock dünyasındaki en iyi süper grup projelerinden biri...


HSAS ve Procol Harum'un muhteşem parçası Whiter Shade of Pale...






2 Şubat 2010 Salı

Unutulmaz sahneler 8... Sleuth...

Joseph L. Mankiewicz imzalı, Laurence Olivier ve Micheal Cain'in muhteşem oyunculuklarıyla sinema tarihine geçen "Sleuth", zeki senaryosuyla birinci sınıf bir polisiye...

Anthony Shaffer'in Tony ödüllü oyunundan uyarlanan film, bir kadın uğruna ölümüne mücadeleye giren iki adamın kedi fare oyununu anlatıyor...

Oyun içinde oyun hikayesiyle, film, hırs, tutku ve başarının erkek dünyasındaki egemenliğini başka açıdan ele alıyor...

Sınırlı mekanda geçen, az sayıda oyuncunun oynadığı ve tiyatrovari teknikle çekilen filmleri seviyorsanız, "Sleuth" doğru tercih...





1 Şubat 2010 Pazartesi

Rock klasikleri 13...

Styx - Paradise Theatre (1981)

A.D. 1928
Rockin' the Paradise
Too much time on my hands
Nothing ever goes as planned
Best of times
Lonely people
She Cares
Snowblind
Half penny, two penny
A.D. 1958
State street sadie

Styx

Dennis DeYoung vokal, keyboard
Tommy Shaw vokal, gitar
James Young vokal, gitar
Chuck Panozzo bas
John Panozzo davul









Konu Başlıkları